Sosyal Medya

Makale

1 Kasım 2015 Seçim Sonuçları Üzerine Bir Değerlendirme…

Bu seçim bir kez daha bize gösterdi ki bu halk bu ülkenin aydınından, entelektüelinden, gazetecisinden, bürokratından, siyasetçisinden, sanatçısından, sinema yıldızlarından, sahne sanatçılarından, televizyon programcılarından veya starlarından daha ileri düzeyde bir bilince sahiptir. Ve bu seçimde de ideoloji yerine ontolojik güvenliÄŸi esas alarak nasıl bir rasyonelliÄŸe sahip olduÄŸunu gösterdi. O yüzden bu halkı çok seviyorum; nerede, nasıl bir tavır belirleyeceÄŸini çok iyi gösteriyor. Bu bir halk güzellemesi deÄŸil, bilakis; cumhuriyet tarihi boyunca sistem nerede tıkanmışsa -olumsuz anlamda- orada devreye girmiÅŸ ve bütün mühendislik oyunlarını boÅŸa çıkarmıştır. Demokrat Parti’den tutun Ak Parti’ye kadar bütün muhafazakâr partilere verilen destek bu çerçevede okunabilir…

 

Hatadan dönmek erdemliliktir. Ak Parti, bir önceki seçimde yaptığı hataların bir kısmından geri adım attı. Åžiddet ve teröre karşı ise dirayetini ve kararlılığını gösterdi. Ayrıca bu seçimde ekonomik vaatleri ön plana alarak o katı ideolojik varyasyonlara dayalı politik propagandadan kendini kurtardı. Bu da bir önceki seçimde kaçan seçmeni yeniden sandığa götürdü. Ama Ak Parti bunu mutlak bir destek olarak algılarsa ciddi bir hataya düÅŸmüÅŸ olur. Çünkü bu gelen oylar, geçici özelliÄŸini taşıdığı gibi baÅŸka oyları taşıyacak potansiyeli de bünyesinde barındırıyor. O yüzden Ak Parti bu kesimin temel tercihlerine ve beklentilerine dikkat kesilmek zorundadır.  

 

Aslında son yerel seçimlerden sonra Hilal TV’de seçim sonuçlarını deÄŸerlendirirken dikkat çektiÄŸim ÅŸeyleri, bu süreçte yaÅŸadık. Benzer ÅŸeylerin tekrar yaÅŸanmaması için tam bir kırılma noktasında bulunan bu ülkenin geleceÄŸi baÄŸlamında artık Ak Parti’den kendisine yüklenen bu sorumluluÄŸun gereÄŸini yerine getirmesini beklemek herkes gibi benim de hakkımdır. Dikkat çekmek istediÄŸim temel yaklaşımların neler olduÄŸunu hem Ak Parti yöneticileri hem de okuyucularımla paylaÅŸmak istiyorum…

 

  1. Toplumsal mutabakata dayalı yeni bir anayasa yapılmalı. Bu, sadece çoÄŸunluÄŸun deÄŸil azınlığın haklarını da dikkate alan bir mutabakatla saÄŸlanmalı. ÇoÄŸulculuÄŸu eksene alan Anayasa, niceliÄŸi az niteliÄŸi fazla, kapsayıcılığı en geniÅŸ noktada olmalıdır. Burada mutabakat sosyal tabakalarla yapılmalı, yoksa temsilci niteliÄŸi ile öne çıkan ama ideolojik yaklaşımdan baÅŸka bir yol bulamayan kiÅŸileri dikkate alma gerekliliÄŸi yoktur. Ayrıca toplumsal tabakaların arzu ve istekleri ve onları güvenli kılacak bir zemini iÅŸaret edecek hukuksal, ekonomik ve siyasal bir zemin kendiliÄŸinden mutabakatı oluÅŸturacaktır da…

 

  1. Şımarmadan sevinen ve kaybedenlerin haklarını ve saygınlıklarını dikkate alan bir dile ihtiyaç var. Çünkü barış dediÄŸimiz güzellik ancak bu ÅŸekilde olur. Kibir yerine tevazuu eksene almalı... Yıkıcı olmak yerine onarıcı olunmalı... Ben kazandım demek kibir; kazanmayı kendine ve çalışmasına baÄŸlamak; tekebbürdür. Tekebbür ise bütün kötülüklerin anasıdır. O yüzden halkın gösterdiÄŸi ilgiyi kendi gücünün ve iktidar olmanın bir avantajı deÄŸil, bilakis halka hizmet etmenin ve ondan mutluluk çıkarmanın bir vesilesi kılmalıdır. Yeni bir dilin inÅŸası ise kaçınılmazdır. Üstten bakıcı, inkâr edici ve küçük gören bir dil yerine diyalog öneren, saygınlık üreten ve iliÅŸkileri deÄŸerli hale getiren bir dile ihtiyaç vardır. Bu dil ise parçacı, sığ, silik, sinik, ayrıştırıcı ve yok sayıcı olmamalıdır. Hakkı gözeten, hakikati önceleyen, birleÅŸtirici ve doÄŸruyu eksene alan, muhatabını dinleyen ve sadece gerçeÄŸe yaslanan bir dil olmalıdır.

 

  1. ÖzgürlüÄŸün ve eÅŸitliÄŸin toplumsal tabana yayılmasını saÄŸlayacak anayasal ve yasal düzenlemeler bütün açıklığı içinde gerçekleÅŸtirilmelidir. ÖzgürlüÄŸün hiçbir ÅŸekilde vazgeçilmeyeceÄŸine dair ciddi bir algının yerli yerinde oluÅŸturulması çabasına kurumsal ve kiÅŸisel destek verilmelidir. Yani tam ahlaki bir tavır... Ä°syan Ahlakı diyebileceÄŸimiz bir zemini siyasal alana taşıyarak, bugüne kadar gösterilen ve yapılan siyasallığın dışında, ona isyan ederek, yepyeni bir ahlaki kriteri gündeme taşımalıdır. Ve bilinmelidir ki bütün idrak özgürlük ve eÅŸitlik üzerine bina edilmiÅŸtir. Çünkü bu iki kavram modern kültürün baÅŸat öÄŸesidir ve eÄŸitim bunun üzerine kurulmuÅŸtur.

 

  1. Sosyal adaletin tesisi konusunda yeni bir düzenlemeye gidilmesi elzemdir. Haksızlığı çaÄŸrıştıracak eylem ve söylemlerden uzaklaşıp, bölüÅŸümü ve adaleti ikame edecek bir idrak ile hareket edilmeli. Toplumda oluÅŸmuÅŸ yanlış kaygıların giderilmesi için gerekli olan düzenlemeler yapılmalıdır. Ayrıca paylaşımı yandaÅŸlıktan çıkararak toplumsal paydaÅŸlılığa dönüÅŸtürülmelidir. Toplumsal barışın temeli bunun üzerine kurulmuÅŸtur. Tarihten bu tarafa çatışmaların, savaÅŸların ve kaosun en temel sebebi sosyal adaletin bir ÅŸekilde zedelenmesidir. Bu yüzden toplumsal adaleti zedeleyecek her ÅŸey tehlikeli ve ontolojik güvenliÄŸi tehlikeye atacak bir tutum olur.


 

  1. Bir medeniyet hamlesine ve bu hamleyi yapacak düÅŸünsel ve kültürel bir ayaklanmaya olan ihtiyaç izahtan varestedir. Bu çerçevede yeni dönemde düÅŸünceye ve kültüre büyük bir ağırlık verilmeli, sanatsal yaratıcılıklar desteklenmeli ve düÅŸünsel boyutu ihmal etmek cezalandırılmalıdır. Bu ülke sığlıktan kurtarılmalıdır. Bugüne kadar ne çektiysek sebebinin bu sığlık olduÄŸu unutulmamalıdır. Kendi varlığını ve öz benliÄŸini idrak etmenin yegâne yolu, tarihsel köklerinden devraldığımız bu medeniyet perspektifini ilkeleri üzerinden yeniden kodlamak ve hayatı bu kodlar üzerinden yeniden inÅŸa etmeye çalışmaktır. Bunu gerçekleÅŸtirebilmenin yolu bilgi ve bilginin doÄŸru bir yöntemle edinileceÄŸi yerli bir damarın ortaya konmasıdır. Bu arada medeniyet hamlesi derken kastettiÄŸim ÅŸey; Ä°slam DüÅŸüncesi’nin temel kodları üzerinden bugünü yeniden yorumlayacak düÅŸünsel karakteri gösterebilmenin sonucunda elde edeceÄŸimiz hayata dair tecrübelerimizdir.

 

  1. KuÅŸatıcı ve yapıcı bir onarım hamlesini baÅŸlatmalı, hemde her sahada... Sadece bu ülkeyi deÄŸil, önce ümmeti sonra bütün insanlığı kurtaracak olan ÅŸey adalet ve hakikat baÄŸlamında herkesin kendini bulacağı bir düzenin inÅŸasıdır. Bu da ancak kuÅŸatıcı ve yapıcı olmaktan, yani ötekini düÅŸünmek ve onların haklarını saÄŸlayacak bir güveni tesis edebilmekten geçer. EÄŸer sadece kendinizi düÅŸünür ve öyle davranırsanız aslında kendinizi tehlikeye atıyorsunuz demektir. Bunun örneklerini tarihte de günümüzde de bulabiliriz. Ancak içinde yaÅŸadığımız ve Anadolu Kültürü dediÄŸimiz Ä°slami düÅŸünmenin yansıması ve uygulaması olan bakışı hesaba kattığımızda kendimizden çok baÅŸkasının varlığının ontolojik güvenliÄŸini hesaba katma zorunluluÄŸumuzdur bizi barışa taşıyacak olan ve daha çok insan kılacak olan…

 

  1. Åžimdi iÅŸin bam teline geldik. Çünkü yukarıda dile getirdiÄŸimiz ÅŸeyleri yerine getirebilmek için ihtiyacımız olan ÅŸey eÄŸitimdir. EÄŸitimin, bu yüzden yeniden gözden geçirilmesi ve yeni bir hamleye ihtiyacı vardır. Özellikle modern eÄŸitimi yeniden gözden geçirmeli ve doÄŸru teÅŸhislerle doÄŸru adımların atılmasını saÄŸlamalı, özellikle de davetçi kiÅŸilikler, yani ideal ÅŸahsiyetlerin yeniden kıymetlendiÄŸi bir zemin inÅŸa edilmelidir. Belki bu uzun zamanlar alacak bir süreçtir. Ama asla göz ardı edilmemesi gereken temel bir yaklaşımdır. Bunun ehli olanlar bu süreci dikkatli bir ÅŸekilde planlamalıdır.


 

Sonuç itibarı ile bu seçimin sonucunun hayırlı olabilmesi için siyaset, entelektüel dünya, düÅŸünce ve öncü hareketlerin birlikte hareket ederek daha doÄŸru bir zeminde yol almaya, sulhu ve selameti toplumsallaÅŸtırmaya yönelmesi, çatışmayı, reddetmeyi ve yargılamayı bir tarafa bırakması gerekmektedir. Anlamayı öne çıkarmaları ve her haklının haklılığını kabul edecek erdemliliÄŸi göstererek birlikte onun hakkını verebilecek siyasi, iktisadi ve düÅŸünsel zemini de inÅŸa etmeye çalışmaları vicdani sorumluluklarıdır.

Abdulaziz Tantik 
 

 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.